Brüksel’de “Ülkelerarası İlişkilerde Kültürel Diplomasi” Ele Alındı
Yunus Emre Enstitüsü Kültür ve Edebiyat Sohbetleri kapsamında “Ülkelerarası İlişkilerde Kültürel Diplomasi” konulu bir söyleşi gerçekleştirdi. 14 Mayıs 2014 tarihinde Brüksel Türk Kültür Merkezinde gerçekleştirilen söyleşiye Gazi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyelerinden Doç. Dr. Mehmet Akif Okur konuşmacı olarak katıldı.
Kültürel diplomasinin tarihsel süreci ve önemini ele alan Okur, içerisinde barındırdığı tarihsel derinliğe atıf yaparak söze Yunus Emre’nin “Gelin tanış olalım, işi kolay kılalım” sözünü hatırlatarak başladı.
Okur: “ Diplomasinin ve kültürel diplomasinin altında aslında Yunus Emre’nin bu dizesine kadar indirgeyebileceğimiz çok temel ve basit bir istek var: ‘Gelin tanış olalım işi kolay kılalım’. Devletler, toplumlar, diplomasiye işlerini kolaylaştırmak için başvurular ve diplomasi işlerin tanış olunarak kolaylaştırıldığı bir sanattır, Değişik araçları ve enstrümanları ve tarih boyunca kazandı formlardır; Kültürel diplomasi de diplomasinin günümüzde kazanmış olduğu çevrelerden birisidir.” dedi.
Doç.Dr. Okur: Günümüzün büyük sorunları çıkarlarında tek tek ülkelerin üzerinde ortaklaştığı yeni bir çerçeve ortaya çıkarttığını, yeni türden sorunları çözebilmeniz içinde her türlü kültürel diplomasiye açık olmanın ülkeler için bir kazanç haline dönüştüğünü ifade etti.
Okur dünyada yanlış stenotiplerden, yanlış tiplendirmelerden yanlış kategorizasyonlaştırmalardan kaynaklanan bir takım algı sorunları olduğunu, bunu aşabilmenin yolunun kültürel diploması aracılı ile karşılıklı olarak ile herkesin kendisini olduğu gibi ifade edebileceği zeminlerin ve kanalların önünün açılması olduğunu ifade etti.
Okur “Bu tarz bir diplomasin kaybedeni yoktur. Bu tarz bir kültürel diplomasinin önünü açmak demek propagandaya maruz kalmak demek anlamına gelmez. Şuanda diplomasi tarihte örneği pek olmayan etkileşimin her iki tarafa da kazandıran bir diplomasi türü ile karşıyız. Yani bir tarafa kazandırırken diğer tarafa kaybettirmeyen kültürel etkileşimi arttırdıkça çok somut sorunların çözümü ile ilgili olarak da herkese bir şey kazandıran bir yeni diplomasi alanına bir yeni diplomasi zeminine girmiş bulunuyoruz. Eskiden bu tarafa bu işleri yapan dünya çapında bazı kurumlarda vardı. İngilizlerin Biritish Concil’i, Fransız Kültür Merkezleri, Almanların Goethe Enstitüleri… Bunların yanına çok hızlı bir şekilde yenilerinin katıldığı bir dünyadayız. Yunus Emre Enstitüleri de bunlardan biridir.’’ dedi.
Bu Enstitülerin kültürel etkileşimi arttırmak için, bunun en önemli aracı olan dilin önünü açtıklarını belirten Okur, Yunus Emre’nin sözünü yeniden hatırlatarak “işi kolay kılmanın en kolay yolu tanış olmak, tanış olabilmek içinde birbirinin dilinden anlamak gerekiyor. Konuşmaya başladıkça birbirinizi anlamak adına daha özgür alanı adımlayabiliyorsunuz.” dedi.
Okur, yapılan faaliyetlerle de evrensel insanlık değerlerinin özgün kültürel formalarının ülkeler arasında taşındığını belirtti.