Ahimiar, Türkiye ve Türkçe Sevdasını Anlattı
Sudan Hartun Kur'an-ı Kerim ve İslamî İlimler Üniversitesi Türkçe Bölümü Başkanı ve Diller Fakültesi Dekanı Doç. Dr. Ahmet Fadullah Ahimiar ile Hartum Yunus Emre Enstitüsü Müdürü Feyzullah Bahçi, Türkçenin Sesi Radyosu'nda yayınlanan "Dost Meclisi" programının yayın konuğu oldu.
Türkçenin Sesi Radyosu'nda yayınlanan "Dost Meclisi" programında Alper Tuna'nın konuğu olan Sudan Hartum Kur'an-ı Kerim ve İslamî İlimler Üniversitesi Diller Fakültesi Dekanı ve Türkçe Bölümü Başkanı Doç. Dr. Ahmet Fadullah Ahimiar, tüm Türkler ve Türkçe öğrenenleri selamlayarak başladığı konuşmasında 1997'de Türkiye'ye geldiğini, bu tarihten önce de hep dillerle uğraştığını söyleyerek, Türklerle ilk nasıl tanıştığını anlattı. Ahmet Fadullah Ahimiar, Türkiye ve Türkçe sevdasını, "Sudan'a Arapça öğrenmek için gelen Türk öğrencilere bir baktım ki halim, selim ve kültürleri bize çok yakın. Her şeyleri hoşuma gitti ve bir yakınlık hissettim. Bu hisle Türkçeyi öğrenmeye heves ettim. Bir anda kendimi Türkiye'de buldum." şeklinde açıkladı.
Konuşmasında, Türkçeyi yaşayarak öğrendiği anlaşılan Ahmet Fadullah Ahimiar'ın cümle aralarında kullandığı "Efendime söyleyeyim" gibi ifadeler, yanını stüdyo arkasından izleyen ekibi de duygulandırdı.
Ahimiar şunları söyledi:
"2010'da Sudan'da Türkçe bölümü açmak istedik. Üniversite senatosunda sadece bir kâğıt var. Elimizde ne müfredat vardı ne bir kaynak. Türklerin yardımıyla gerçekleşti. Yunus Emre Enstitüsü bu konuda çok yardım etti. Yunus Emre Enstitüsü bize hoca gönderiyor. Şu anda 4'üncü sınıfa geldik. Öğrencilerimizi mezun edeceğiz."
"EYVAH, BEYAZLAR BENİ YİYECEKLER..."
Ahmet Fadullah Ahimiar'ın Türkiye'de bulunmasından dolayı duyduğu mutluluğu dile getiren Hartum Yunus Emre Enstitüsü Müdürü Feyzullah Bahçi, 1 yıldır görevde olduğu Sudan'da Türkçe faaliyetleri bakımından en etkili ismin de Ahmet Fadullah Ahimiar olduğunu belirtti. Feyzullah Bahçi, "Aslında Ahmet Hocamızın Türkiye ve Türkçe ile ilgili çok duygulu ve çok anlamlı bir hikâyesi var." diyerek Ahimiar'dan hikâyeyi anlatmasını rica etti. Ahmet Fadullah Ahimiar, duygu dolu hikâyesini şöyle paylaştı:
"1997'de Türkiye'ye geldim ama inanın kendimi hiç yabancı hissetmedim, Türkler yabancı olduğumu hissettirmediler. Bildiğim tek Türkçe kelime 'yok' idi. Afrika, beyazlar nazarında üçüncü dünya ülkesiydi hep. Biz çok ezildik. İngiliz sömürgesindeyiz. Kalkıp bir başka beyazların ülkesine gideceğiz. Ailem ve akrabalarım çok korktu. Türk Hava Yolları 90'lı yıllarda Sudan'a gitmiyordu. Arabistan Hava Yolları ile geldim. Cidde'de 11 saat aktarmamız vardı. Cidde'ye indim ve İstanbul'a gidecek uçağı bekliyorum. İşlem yaptırmak için gişenin önüne geldim. Dilleri Arapça. Allah ıslah etsin, oradaki görevliye verdim pasaportu ve attı arkadaşa. Görevlinin o davranışı beni o kadar üzdü ki. Biz Sudanlılar olarak insanlardan çok aşağıyız korkusu içimde büyüdü. 11 saat bekledikten sonra İstanbul uçağının anonsu yapıldı. Herkes toplanınca bir de baktım ki hiç siyahî yok, hep bembeyaz. Dinleyiciler beni görebilseydi ne demek istediğimi anlarlardı, Allah böyle yaratmış bizleri, simsiyahım. 'Eyvah' dedim, 'Beni yiyecekler bu beyazlar!'. Uçaktaki insanlar, yanıma oturanlar hepsi tebessüm ederek ve başlarını sallayarak selam veriyorlar. Hâlâ ben 'Beni yiyecekler' diye korkuyorum. Hele İstanbul'a inince korkum o kadar çok arttı ki. Beni karşılamaya gelen Türk kardeşimiz elinde benim ismimin bulunduğu tabela vardı. Görünce bir kardeşlik duygusu beni çekti. Bir sarıldı bana, sanki 20 yıldır tanışıyormuşuz ve uzun yıllar görüşmemişiz gibi. İlk kez gördüğüm bu arkadaşın beni bu şekilde karşılaması o kadar rahatlattı ki beni. Şoförü koşa koşa bana doğru geldi ve hürmetle elimdeki valizi aldı ve o da sarıldı. Gerçekten Anadolu insanı çok güzel hasletlere sahipler. Tabii ki bunun altında İslâm'ın güzelliği de var. İşte bu İslâm kardeşliği..."