Viyana’da İbn Arabi Düşüncesi ve Modern Çağ Konferansı

27.03.2015

Viyana’da İbn Arabi Düşüncesi ve Modern Çağ Konferansı

Yunus Emre Enstitüsü Viyana, 5 Haziran Cuma günü gerçekleşen “İbn Arabi Düşüncesi ve Modern Çağ“ başlıklı konferansa ev sahipliği yaptı.

Yunus Emre Enstitüsü Viyana,  5 Haziran Cuma günü gerçekleşen “İbn Arabi Düşüncesi ve Modern Çağ“ başlıklı konferansa ev sahipliği yaptı.

 

Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi, İslam Teşkilatı Parlamentolar Birliği Genel Sekreteri ve Oxford İbn Arabi Cemiyeti Şeref Üyesi Prof. Dr. Mahmud Erol Kılıç tarafından İngilizce verilen konferans, dinleyiciler tarafından yoğun ilgiyle karşılandı.

 

Kılıç konuşmasına İbn Arabi’nin Türkler, özellikle de Osmanlı Devleti açısından önemine değinerek başladı ve İbn Arabi’nin Osmanlı, Devleti döneminde, sadece tasavvufi çevreler tarafından değil devlet erkânı ve ilmi çevreler tarafından da manevi bir kurucu olarak kabul edildiği ifade etti.

 

Devlet-i Aliyye'nin İbn Arabi, Hz. Mevlana ve Yunus Emre gibi üç büyük kaynaktan beslendiğini özellikle vurgulayan Kılıç;  sözlerine “13. Yüzyıl Anadolu açısından ilginç bir dönem; Şeyhi Ekber İbn Arabi Endülüs’ten kalkıyor, Hz. Mevlana Belh’ten kalkıyor, Kirmani İran’dan kalkıyor ve Anadolu’ya geliyor. Ancak özellikle İbn Arabi Mekke’de aldığı manevi işaretle Anadolu’ya doğru yola çıkıyor. Malatya'da 10 sene kalıyor ardından Sivas ve Konya'ya gidiyor. Bunu düşünmek gerekir" diyerek devam etti.

 

Vahdeti vücut teriminin İbn Arabi tarafından hiçbir zaman kullanılmadığını belirten Kılıç, bu tabiri İbn Teymiye'nin kullandığını ama içerdiği mana açısından terimin doğru olduğunu söyledi. Çokça tartışılan vahdeti vücut anlayışının aslında İslam'ın asıl anlayışını ifade ettiğini belirten Kılıç, günümüzde gelinen noktanın bunu nasıl kanıtladığını örnekleriyle anlattı. Fundamentalizmin artışının sebebini tasavvufi dünya görüşünün terk edilmesi olduğunun altını çizen Profesör, İbn Arabi ve tasavvuf anlayışıyla bağ kurulması halinde sorunların azalacağını vurguladı. 

 

Konferans sonrası özellikle doktora öğrencileriyle bir süre sohbet eden Kılıç, Almanca konuşulan ülkelerde İbn Arabi üzerine yapılan çalışmaların az olduğunu ancak ilginin gittikçe arttığını belirterek öğrencilere konuyla ilgili çeşitli tavsiyelerde bulundu.